Etler 4 temel besin grubundandır ve beslenmemizde önemli yer tutar. Kaynağı ne olursa olsun etler, biyolojik değeri yüksek, iyi kalitede protein kaynağıdır. Protein ise vücuttaki dokuların gelişmesi, yeni dokuların oluşması ve hasar gören dokuların tamiri için gereklidir. Ette ayrıca yüksek miktarda; gelişme ve büyüme, sağlıklı gözler, deri ve kemikler için gerekli olan vitamin A, sağlıklı kemikler için vitamin D, kırmızı kan hücreleri için çok gerekli olan vitamin B12, deri sağlığı ve yeni hücrelerin yapılanması için çinko, kan hücreleri için demir bulunur. Etler aynı zamanda kalp sağlığını direkt ilgilendiren kolesterol ve doymuş yağdan zengindir. Etin su olmayan kısımları çoğunlukla protein ve yağdan ibaret olduğundan, aynı zamanda enerji kaynağıdırlar.
Günlük gereksinim; Normal şartlar altında, yetişkin bireyin günlük gereksinimi için 80-90 gram pişmiş kırmızı et yeterli bir miktardır. 80-90 gram pişmiş ete örnek vermek gerekirse: 3 avuç kadar kuşbaşı et, 3 ince dilim biftek, Makarna üzerine konmuş 3 avuç ölçüsü kadar kıymalı sos, 3 ızgara köfte denilebilir. Kırmızı et kaynakları haftada 2- 3 kez bireyin gereksinimine göre tüketilmesinde yarar vardır.
Pişirme; Etlerin sindirimi zordur. Bu nedenle etin özelliğine uygun pişirme yöntemlerinin uygulanması gerekmektedir ki etin hem biyo yararlılığı artsın hem de tadının yanında rengi, kokusu ve yumuşaklığı ile lezzet şölenine dönüşsün. Yeni kesilmiş hayvanların etlerindeki sertlik, hem pişirmede hem de sindirimde zorluğa yol açar. Bu nedenle özellikle mide-bağırsak hastalığı olan kişiler, kurban etlerini hemen tüketmemelidir. Buzdolabında birkaç gün beklettikten sonra, haşlama veya ızgarada pişirme yöntemiyle tüketilmesi tercih etmelidir. Etler sebzelerle birlikte pişirilmeli veya mutlaka C vitamininden zengin sebze ve salatalarla birlikte tüketilmelidir. Bu yöntem besin çeşitliliğinin sağlanması açısından doğrudur ve ayrıca C vitamini demirin emilimine olumlu katkı yaparak demirden daha çok yararlanmayı sağlar. Etle yapılan yemeklere ayrıca yağ eklenmemeli kendi yağıyla pişirilmelidir. Etler ızgarada pişirilirken, etle ateş arasındaki uzaklığın eti yakmayacak, kömürleşme sağlamayacak şekilde ayarlanmalıdır. Yüksek ateş, yüzeydeki proteinleri birdenbire katılaştırarak ısının etin iç kısmına ulaşmasını önler. Etin ateşe yakın olması B1, B12, folik asit gibi vitaminlerin kaybına yol açarak etin zengin besin öğelerinden yararlanmasını olumsuz etkiler. Kuru ısıda rengin kahverengine dönüşmesi kanserojen maddelerin oluşmasına ortam hazırlar. Etlerin, çiğ veya az pişmiş tüketilmesi, önemli sağlık sorunlarına yol açar.
Saklama koşulları; Kesilen etlerin korunması ve saklanmasının, insan sağlığı açısından çok önemlidir. Etler büyük parçalar olarak değil, birer yemeklik olacak şekilde küçük parçalara ayrılarak, buzdolabı poşetine veya yağlı kâğıda sarılmalı ve buzdolabının buzluk kısmında veya derin dondurucuda saklanmalıdır. Çözdürülen et hemen pişirilmeli, tekrar dondurulmamalıdır. Çözdürülmek istenen et, oda ısısında açıkta bırakılacak şekilde değil, buzdolabının alt bölmesinde çözdürülmelidir. Etin çabuk çözünmesi amacıyla uygulanan kalorifer, soba üzerinde çözdürme, oda sıcaklığında bekletme gibi yöntemler, insan sağlığı açısından tehlikeli sonuçları da beraberinde getirir. Sonuç olarak, et değerli bir besinimizdir. Eti çoğu insanımız bayramdan bayrama yese bile günlük beslenme planı değiştirilmemelidir. Yağlı etlerin doymuş yağ ve kolesterol içeriği daha yüksek olduğu için özellikle kalp-damar, şeker hastalığı ve yüksek tansiyonu olanlar: yağsız veya az yağlı etler tercih etmeli kısıtlı miktarlarda tüketmeli, aşırıya kaçmamalı ve pişirme ilkelerinin göz ardı edilmediğine dikkat etmelidir.